Sinegazete- Bağımsız sinema portalı

Karınca Z-Ulvi Karayiğit

Aslında filmin kendisi büyük bir metafor…

Filmin başındaki şehir görüntüsünün, siluetimsi bir şekilde çimlere dönüşmesi, bu metaforun en güçlü kanıtı. Öncelikle film, çocukken hayranlıkla izlediğim ve bana sinema sevgisini aşılayan filmlerden bir tanesi. ‘Tavuklar Firarda’ filmiyle birlikte de animasyon filmlerinin atalarından diyebilirim.

Filmin çocukken ne anlattığını pek anlamamış olsam da, bir karınca kolonisi üzerinden sistemi eleştiren bir animasyon olduğunun farkına varıyorum. Karınca kolonisini dünya insanları olarak düşünürsek; kraliyet ailesinde; zenginler, alt tabakada işçiler ve emirleri uygulayan askerler var. Bu sistem içerisinde de aykırı karakterimiz Z, düşünce ve hareketleriyle kendini direk belli ediyor. Bunu ilk olarak eyleme dökmesi de, gece kraliyetten kaçan Prenses’in barda Z ile karşılaşması ile oluyor. Herkes aynı dansı yaparken o, Prensesle birlikte içinden geldiği gibi oynayıp oradakilerin dikkatini çekiyor. Bu açıdan senarist ya da senaristler, Z karakterini çok iyi işlemiş diyebiliriz. Aynı zamanda Prenses ’in de dış dünyada yola devam edebilecek karakterde olmasını, kraliyetten kaçıp bara gelmesinden çıkarabiliriz. Bu da yine senaristin kaleminin ne kadar güçlü olduğunun bir diğer kanıtı… Bu bar sahnesinde ise Karınca Z’nin Prensese âşık olması, bütün karıncaları kurtarmaya ön ayak olacağı olaylar zincirinin ilk adımını anlatıyor.

Filmin kötü adamı General Alt Çene’nin planı ise; bu benzetme hiç hoşuma gitmese de Hitler’in sarışın, renkli gözlü, güçlü kuvvetli tek ırk görüşüyle örtüşüyor ve koloninin bütün kalanını dramatik bir sona hazırlıyor. İşte bu noktada Karınca Z, Prensesi kaçırıp bütün planları alt üst ediyor. Yuvadan birlikte çıktıklarından sonra küçük bir çocuğun elinde büyüteçle, Z ve Prenses’in peşinden gelen askerleri yakması bana ‘Aman Tanrım’ filmindeki bir repliği hatırlattı. Orada da hayatta istediği hiçbir şey istediği gibi gitmeyen ve bu nedenle Tanrı’yı suçlayan Brus: ‘’Tanrı, karınca yuvasının başında elinde mercekle bekleyen bir çocuk, bense bir karıncayım’’ gibi bir replik kullanmıştı. ‘Karınca Z’nin 1995, ‘Aman Tanrım’ın ise 2003 yapımı olduğunu düşünürsek, belki de ‘Aman Tanrım’ın senaristi bu sahneyi izlemiş ve etkilenerek böyle bir replik yazmış olabilir. Ne diyor ‘Aşk Tesadüfleri Sever’ filmi: ‘’Olamaz mı? Olabilir.’’

Final sahnesinde ise başka bir mesaj saklı… Kötü adamı devirecek ve herkesi kurtaraca olan şeyin aslında birlik ile toplumun bütün olmasından geçtiğini anlatıyor. Z sadece aykırı kişiliğiyle gerekli olan dürtmeyi sağlıyor.

Filmin bir diğer alt metininde, Yeşilçam’da da sıkça rastladığımız ve özellikle ‘Hababam Sınıfı’ serisiyle adından geniş kitlelere söz ettiren Ertem Eğilmez’in, çoğu filminde değindiği Zengin kız-Fakir oğlan çatışması yatıyor. Prenses’ imiz zengin kız, Karınca Z ise fakir oğlan durumunda karışımıza çıkıyor, ama daha sonra zaman bize gösteriyor ki; tehlikeli yolculuklar ve birlikte bir şeyleri paylaşmaları, bu uçurum gibi görünen toplumsal farkı ortadan kaldırabiliyor. Tıpkı ‘Yalancı Yarim’ filminde olduğu gibi…

Filmde kötü adamımız, henüz filmin başında Subay’la aralarında geçen bir diyalogda: ‘’Ortalığı su götürse de bu tüneli bitireceksin’’ diyerek hem bir ironiye imza atıyor, hem de kötü planı hakkında bir ipucu veriyor. Dikkat edip yakalayacağız bir ayrıntı… Subay’ın sonradan iyi tarafa geçmesi ise adeta bize; ‘’Her zaman bir seçim vardır, iyi bir şey yapmak için hiçbir zaman geç değildir’’ mesajını veriyor. Bu noktada yine senaristin karakterlere yüklediği rollerin önemi gözden kaçmıyor.

Her şeyi bu kadar doğru bir şekilde anlatan ‘Karınca Z’ yi tekrar izlediğimde kendi yazmakta olduğum uzun metraj bir filmde eksiğimi görmemi sağlayan bir yapım olduğunun farkına vardım,  yazar adaylarına okkalı dersler veriyor.

Ulvi Karayiğit

ulvi@sinegazete.net

Abonemiz olmak ister misiniz?

Güncel yazılarımızdan haberdar olmak için, lütfen bize katılın!

Abone olduğunuz için teşekkürler

Bir şeyler ters gitti

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Eğer yazıya gönül verdiyseniz illa yazmak istiyorum diyorsanız, filmler vizyona girmeden önce hafta içi düzenlenen basın gösterimlerinden sizi haberdar edebiliriz. İnternet güncel bir mecra olduğu için yazıların önceden yayına alınması takdir edersiniz ki önemli.  Eğer sen de içindeki duyguları dışarıya aktarmak ve bunu sinema yoluyla yapmak istiyorsan hemen gönüllü olarak bize katıl ve yazmaya başla.

Tüm sanatseverlere sevgilerimizle…

Abone Ol
Yeni yazılardan habeerdar olmak için aramıza katılın.

I consent to the terms and conditions

sinegazete.net